top of page

İsmail: Doyduğum Toprak

Kurban Bayramı’na iki gün kala düştük ailece yollara. Doğru Theta Healing Sen ve Dünya Eğitimi’ni almaya. İsmail, ben, Çağatay, yardımcımız Natali… Ben öğrenci sınıfında, bizim tayfa Çağatay’ın eşliğinde. Vianna, oğluma çalışacak yine eğitimde. Ne kadar alışırsak alışalım onun engeline, böyle bir durumda yine heyecan sarıyor her yerimizi. Vianna, Türkiye’de, İstanbul’da ilk defa eğitmenler yetiştiriyor bir süredir. Onunla olmak aynı havayı solumak harika. Ama ben bu eğitimi almayı nedense çok tercih etmedim öncesinde. Orada oluş sebebimiz öncelikli olarak Çağatay’dı. Otelde harika bir aile odası tuttuk kendimize boğaz manzaralı. Şöyle ağız tadıyla geçirelim istiyoruz bizim için kutsal olan bu vakti. Yerleştik 7. kata, tam Theta’daki inci beyazı katı.


Sonra derse girdim, ders harika. Bayılıyorum hiç beklemediğim yerlerde ve derslerde altın madeni bulmaya. Bizim dünyaya bağlanmadan önce onun hakkındaki konularımızın üstesinden gelmemizi ön görüyor Sen ve Dünya. Yani dünya nimetlerinden bolca isterken biz dünyayla nasıl bir ilişkideyiz hiç düşündünüz mü? Örneğin; bu dünyaya bir daha asla gelmeyeceğim, yanlış yerdeyim, dünya çok garip bir yer, dünya çok kirli gibi cümleler dilinizden istemsizce dökülür mü? Peki biz birine bu sözleri söylesek, o bize sevgisini verebilir mi? Bence zor. Dünyayla içsel barış yolculuğuna duyduğum isteği fark ettim bu bana çok iyi geldi.


Akşamüstü odaya çıktığımda İsmail birlikte Taksim’e gitmeyi teklif etti. Çağatay ve Natali’ye vakit ayırdıktan sonra baş başa sushi yemeye gideceğiz kendimizce. Yaşam planladığın gibi gitse ne iyi de yaradan sürpriz dolu. Taksim’de Natali ile mağazalara bakıyoruz kadınsı hevesle. İsmail başladı huysuzluğa. “Mağaza mı gezeceğiz şimdi” isyanıyla. Haydi, başladık tartışmaya. Aldık soluğu hotelde. Devam ettik tartışmaya odada, hiç durmamacasına. İsmail gezdiğimiz, mutlu olduğumuz zamanlarda daima gizli bir huzursuzluk taşır içinde. Bu, ona Bulgaristan’da komünist rejimin ismini bile unutturduğu zamanlardan hatıra. Bir de içine doğduğum aile köyde, uzaklarda ben burada keyif yapamam programı var tabi içinde.


Üzerine de, bir şaman davulu yaptırmıştım kendime, davulcu davulu getirmez mi hotele! Aklım sıra Schumann dalgalarına rezone olacağım davulumla. - Babam olsa sen git kocanla bir uyumlan derdi valla. - Schumman dalgaları yaşam için çok önemlidir, çünkü tüm gezegenin etrafındaki frekansı yaratırlar, bu dalgalar dünyanın ritmi için uyumlayıcı bir çatal gibidir. Ben de katkı olmak için vuruyorum davula. Davulum geldiğinde konuştum onunla, “senin adını ne koyalım?” diye, o da bana “Nazlı” koy, kızın gibi motive edeyim seni yaşama dedi. Siz de insanlarla ve kendinizle sağlıklı bir bağ kurma ihtiyacı duyduğunuzda etrafınızda size en masum görünen nesne ile iletişime geçin. O nesne de doğanın bir parçasıdır. Doğadan geleni onurlandırmak huzur getirir insana. Dünyanın onları iyileştirmesine izin vermek yerine, dünyayı iyileştirmek için çok zaman harcayan birçok şifacı vardır. Bir çiftçi, enerjisini toprağa koyarak, toprağın onu iyileştirmesine izin vermezse olması gerekenden önce yaşlanır. Oysa doğadan gelen her şey iyileştiricidir. Biz de başladık davulla meşke hotel bahçesinde.


Bu noktada, eğitimden önceki günlerde yaşadığım deneyimi de anlatmalıyım. O zamanlar kurduğum Theta Healing sınıfında pratik yaparken, sınıftaki canlara içimde güçlü bir güven bağı kuruldu. Hadi hastalık konusunda benim üzerimde çalışalım dedim. Orada yaptığımız çalışmalarda bilinçdışımda ancak hastalık olursa benimle ilgilenirler programı çıkmıştı. Yıllardır kendimle çalışıyorum, her seferinde beynin yapısı ve işleyişi beni hayrete düşürüyor. Dostum Aynur’un bir lafı var, “Bu kafaya kolay gelmedik öyle herkese olur olmaz hikayeler için dağıttıramayız.” Öylesine manidar ki, hepimizin iç dünyası debi derya. Ben öğrencilerimle çalıştığımda aklıma annemin küçüklüğümde sürekli hasta olduğu ve babamın onu doktor doktor gezdirdiği, değişik şehirlere gittikleri ve bizim kardeşimle evde kaldığımız geldi. Şimdi bizde şifa peşinde şehir ülke demeden yolculukta. Zihnin oyununu bir kez yakalarsan ve onun oyununu gördüğünü, aynı tuzağa tekrar düşmeyeceğini ona söylersen seni bu oyundan azat eder büyük olasılıkla. Tabi ki beyin boşluk sevmez, bu bulduğumuz programın yerine “sağlıklı halim ilgi çekicidir”, “her şey yolundayken de ilgi alırım” his ve programlarını yükledik. Ağzımdan oflanma çıkacağı anda her halimle ilgi çekiciyim bunun için hastalığa ihtiyacım yok diyorum mesela.


Dönelim İstanbul’a. Odaya döndüğümüzde İsmail’in dudağında ben zaten 1-2 yıla köyüme döneceğim” cümlesi. Sonunda yorgun düşüp sızıp kalmışız. Sabah o huzursuzlukla çok erken kalktık ve kalktığımda dilimden istemsizce şu cümleler döküldü İsmail’e. “Seni çok uzun zamandır burada, bu ülkede tutmaya, köklendirmeye çalışıyorum, hala delice sevsem de artık seni tutmayacağım. Toprağına duyduğun hasret benden güçlü görüyorum, yer yer sana vatan olmaya bile soyunup bedenimle genişledim ama sana vatan olamam. Olsam olsam karın ve oğlunun annesi olurum. Yolun açık olsun git vatanına.”

Bu cümleler gerçekten benden değildi o anda sanki içimde başka birisi konuşuyordu onunla. İsmail başladı bize sarılarak sesli ağlamaya, bu dakikalar sürdü böyle. Ve sonra büründük sessizliğe. Çağatay sanki anlamış gibi ağzını açmadan duruyor yanımızda.


Beyin felci, multisikleroz gibi rahatsızlıklarda aileyi bir arada tutma, annenin babayı yanında tutma arzusuna çocuğun destek olma dürtüsü yatar. İsmail bir süre sonra toparladı kendini ve “buldum” dedi, “buldum”. “Sen yıllarca bu topraklarda köklenemediğimi ve geri dönme isteğimi hissettin, Çağatay da hastalığı ile yanımızda olup gitmemem için bedenini esir tutuyor.” Biz Bulgaristan’a en yakın olan yerlerde bulunan bir köye ev kurduk. İsmail bulsa orada 24 saat kalmak istedi yıllarca. - tabi bu eylemi bilinçsizce, içgüdüsel. – Gözlerime baktı ve “Ben seçimimi yaptım artık, kararlıyım bu ülkede yaşamımı tamamlamaya. Siz benim ailemsiniz, doğduğum aileyi görüyorum ama beslenip doyduğum toprağı seçiyorum.” Dedi. Oğlumuzun 3. gözüyle konuşmaya başlamış Recoll Healing eğitiminde öğrendiği şekilde; “Oğlum anneni ve seni seçtim, ailem sizsiniz, sizinle kalıyorum burada. Kalmam için hasta olmana gerek yok artık buna son verebilirsin.” sözleri ve daha birçok şifa içeren baba oğul sohbetiyle.


Akşam oldu ders tamamlandı, şimdi sıra beklenen Vianna & Çağatay buluşmasında. Sinir sistemi bir sempatik bir parasempatik dolanıp duruyor, duygudurumu bildiğin çorba. Daha yeni sakinlemişti yüreğimiz, şimdi yükseldi yine iki ara bir derede. Girdik odaya, bizim oğlan bir edalarda. Vianna kalbi güzelim, acıyı bilip tüm canlılara merhamet edenim, baktı Çağatay’ın tüm bedenine duru görüyle. Ve güzel şeyler söyledi bize. Korteks gelişmiş, beyinde bariz iyileşme var. “Dil gelişimine, elleriyle daha iyi tutabilmesine ve görüş alanının genişlemesine çalışıyorum. Siz de lütfen beynin arka bölgesinin gelişmesine düzenli Theta yaparak katkı olun.” Dedi. Sonra çalışmasını yaptı ve İsmail’e döndü.


Şimdi bu çalışmaların hemen ardından İsmail ile yaşadığımız olay yeni bir sayfanın açıldığını anlatıyordu bana. İnsan soğan gibi, doydukça ulaşıyorsun yeni katmana, yeni bir bilinç aşamasına. Soymazsak soğanı ağlayıp duracağız niye bu benim başımda diye.

Bir şeyi ısrarla tutmak istersen gerilir ve geri kaçar, bıraktığında nefes alıp seninle kalma isteğini görebilir. O sabahki sessizlikle tekrar girdim sınıfa ve o gün devam eden derslerin içinde oldum, anlamsız bir neşeyle. Bu neşe genelde dile gelmeyenin görünür olmasıyla gelir

bize. O yüzden yürekte kalan dile gelemeyen esir eder hastalığa. Öğle arası İsmail geldi yemek yemeye, bambaşka bir adam vardı karşımda.




ree

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page